Aşkta Seçen mi, Seçilen mi Olmalısınız?

Evlilikte mutlu olmak için seçen kişi siz olun. Erkek seçmeyi hiç bilmez, kadınlar daha iyi seçicilerdir ama erkeklere göre sevgilerini daha kolay unutabilirler de… Seçilen kişi olursanız ilişkide mutlu olmanız daha kolaydır. İlişkiyi noktaladığınız zaman çok daha az zarar görürsünüz.

null

Sizce bir ilişkide mutlu olmak için seçen mi yoksa seçilen kişi mi olmak gerekli?

Sevgiden bahsediyorsanız seçen kişi olmanız gerekir. Seven kişi için karşı taraf çok büyük rol oynamaz. Aşkta ise kaynak karşı taraftır, bu nedenle mutlu olabilmek için seçilen olmak lazımdır. Seçilen kişi olursanız beğenildiğinizi anlarsınız. Mutluluk için beğenmekten çok beğenilmek önemlidir. Beğenildiğinizi bilirseniz, o sizi ilişki içinde mutlu yapar.

Kadınlar mı erkekler mi daha iyi seçicilerdir?

Kadınlar çok daha iyi seçicidirler. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Erkek pisboğazdır. Biyolojik açıdan köklü, mantıklı, dengeli bir seçim kriteri yoktur. Seçicilik konusunda kadınlar aslında daha iyidir. Kadınların seçici olması gerekirken erkeklerin seçici olduğu bir toplumda yaşadığımız için, ilişkilerde bol miktarda çatışmalara rastlıyoruz.

İlişkiyi seçen kişi mi seçilen kişi mi daha kolay noktalar?

Kadınlar sevgiye yatkındır, erkeklerde sevgi çok zor belirir. Ama ortadan kalkması tam tersidir. Erkekte sevgi uzun süre devam eder. Kadında ise daha hızlı bir şekilde sevgi ortadan kalkabilir. Seçilen kişi bu ilişkiyi istemiyorsa daha kolay noktalar. Seçen kişi kolay kolay ilişkiyi bitiremez. Beğenilen, yani seçilen kişi, ilişkiyi daha rahat bitirir, fazla travma yaşamaz.

Evlilik için seçim yaparken en ideal yol hangisidir?

Görücü usulü, evlilik için en mükemmel yoldur. Görücünün illa anne-baba yoluyla olması gerekmez. Arkadaşlar olabilir, evlilik danışmanları, psikiyatristler devreye girerlerse daha doğru karar alınabilir. Çünkü iki taraf duygusallık içinde kendileri için en doğru kararı veremeyebilirler. Uzun süre flört etmektir. Evleneceğiniz kişinin karakter ve kişiliğini en az üç-dört yıl tanımanız gerekir. Görücü usulüyle tanışmışsanız baskı yaparlar, size bu kadar vakit tanımazlar. Aşık olursanız hemen yatağa gidersiniz, bu vakit yine olmaz. En iyisi uzun süre ‘tanışmaktır’.

Evlenilecek kişi ile eğlenilecek kişi birbirinden ayrı mıdır?

Farklıdır. Evlenilecek kişiyle, eğlence gibi yoğun duygular yaşamak yerine kalıcı duygular yaşamanız gerekir. Evliliğin uzun sürmesi için eğlenilecek ya da aşık olunacak kişi yerine sevgi duyulacak kişinin seçilmesi gerekir. ‘Eğlenilecek’ diye bir kişi olduğuna inanmıyorum. ‘Ben bu kızla ya da adamla gönül eğlendireyim diğeri ile sonra evlenilirim’ şeklindeki düşünceler yaygındır ama ben insanca olduğunu hiç düşünmüyorum.

null

Birlikte çok eğlenen insanlar evlenince çok mutlu çiftler olabilir mi?

Bir evlilik, sevgi duyularak kurulup sonra da üzerine aşk eklenirse ideal evlilik olur. O zaman erkekler de bu evliliğe sadık kalabilirler. Erkeğin biyolojik temelinde sadakat duygusu yoktur. Sadık erkekleri sevgiyle başlayıp aşka dönüşen evliliklerde görüyoruz. Bu çok zor, sosyal ortamlar insanın evleneceği kişiyi seçmek için iyi bir kriter olamaz. Sosyal ortamda insan başka bir kişilik yapısında olabilir. Çiftlerin, doğal ortamlarında da birlikte nasıl vakit geçirdiklerini tartmaları gerekir. Sadece eğlendiğiniz zamanları baz alırsanız hata yaparsınız.

Evlilik seçimi yapılırken ilk olarak neye bakmak gerekli?

Uyuma bakmak gerekli. Erkek için de kadın için de ilk gösterge, partnerlerin kendi ailelerine ve yakınlarına gösterdikleri saygıdır. Sevgiyi bilen partner seçmeli. Bunu etrafındaki canlılara göstermesinden anlarsınız. Evlilik için bakılacak tek şey cinsel çekiciliktir. ‘Bence kişiliği önemli’ dense de bu büyük bir yalandır. Cinsel çekicilik çok önemlidir. Cinsel çekicilikten cinsel açlığı kastetmiyorum, davranışla birlikte olan fiziki beğeniden bahsediyorum.

null

Dünyada milyarlarca insan ve milyarlarca ruh var. Bu kadar çok seçenek arasından içlerinden sadece birinin elini tutmak, birine dokunmak ve sabahlara onunla uyanmak istemek ne kadar tuhaf. Diğer yandan onun da milyarlarca insan için bir seçenek olduğunu bilmek ve onun yanında da bir başkasının değil de senin olduğunu tüm hücrelerine kadar hissetmek ve yaşamak da tarifi imkansız bir mutluluk.

Acaba bu kadar insan içinden seçmek mi ? seçilmek mi? daha mutluluk verici. Seçilirsen mi daha çok sevilirsin? Seçersen mi daha çok seversin?

Seçilmek, karşındakinin, senin ruhunu, fırtınalarını ve limanlarını bilmeden görselliğine olan ilgisiyle başlar. İstediği sensindir. Senden gelecek olan herşey başı gözü üzerinedir. Ya senin istediğin nedir? Ortaya bol acılı karışık bir aşk mı ? Aşkla sevilmek mi? Peki ya sen, onun için aynı coşkuları onunla beraber taşıyabilir misin? Taşıyamasan da, sadece aşkla seviliyor olmak sana yeter mi? Bu çoğu zaman mümkün değildir. Gözler birbirini bulup kalbe girip, ruha indiklerinde ise “Aşk” olur.

Seçmek söz konusu ise; artık karşı tarafsındır. Seçilirken, senin için geçerli olanlar artık senin seçtiğin için geçerlidir. Her iki durumda aynıdır. Eğer aynı anda aynı duygularla coşulmadıysa artık bu iş zamanındır. Bizden çıkmıştır. Zaman seçen kişi için akmaya başlar. Hızlı ama sabırlı olmak zorundadır. Heyecanını gizleyen, dizginleri kendi elinde bir sabır taşıdır o artık. O an geldiğin de; ya seçmişsindir yada reddedilmişsindir. Zaman sana ya aşkı getirmiştir. Ya da senin için kavuşamadan başlayan bir ayrılığı.

null

Ben ise aşktan yanayım. Ne seçmek ne de seçilmek isterim. Gözlerin kenetlenip ruhu ele geçirmesini, zamanı durdurmasını ve aynı aynda “evet” demeyi isterim. Olduğuna inandığım tek şey “aşk”. Birgün geleceğine ve o bir yerlerde takılıp kalmış olsa da onu bulacağıma inanırım.

[Kaynak: milliyet.com.tr]

Yorum yok