Etiket: motor yağı

Mantarlar

Mantarlar (Fungi), çok hücreli ve tek hücreli olabilen ökaryotik canlıları kapsayan bir canlılar alemi ve şapkalı mantarların tümüne halk arasında verilen genel addır. Halk arasında Küf mantarı, Pas mantarı, Rastık mantarı, Maya mantarı, Mildiyö mantarı, Şapkalı mantarlar, kav mantarı, Puf mantarı gibi çeşitli isimlerle anılan bütün mantarlar, mantarlar (Fungi) alemi içersinde incelenirler. Latince Fungi mantarlar, Fungus ise mantar anlamındadır. Dünyanın heryerinde bulunurlar. Fazla nemli yerlerde daha çokturlar. Yeryüzünde 1,5 milyon kadar mantar türü olduğu düşünülmekte ise de günümüzde sadece 69.000 kadar türü tanımlanmıştır. Çoğu insan, mantarların bitki olduğunu düşünmektedir, ancak mantarlar bitki değildir. Çünkü mantarlar kendi besinlerini üretemezler.

Bulundukları yaşam ortamındaki diğer canlılara uygun olarak genetik farklılıklar gösteren mantarların bu özellikleri, hayat zincirinin devamı için çok önemlidir. Meselâ hemen hemen bütün bitkilerin, organik besinlerle beslenen mantar ve kökmantarları ile ortak bir hayatları vardır. Ve zannettiğimiz gibi mantarlar ağaçların suyunu emen basit birer asalak değillerdir.

Mantar

Kök mantarları, çimen çalı ve ağaçların köklerini sarıp içlerine nüfuz eder. Böylece su emme bölgesini yüzlerce kat genişletirler. Böylelikle bitkinin su aramasına katkıda bulunmuş olurlar. Bu aynı zamanda toprağın su tutma kapasitesini de artırır. Üstelik bu yardımlaşma bitkilerdeki hastalıkların da önüne geçer. Mantarların ormanlardaki diğer organizmalarla olan bu ilişkileri, daha yeni yeni anlaşılmaya başlanmıştır. Bugün kesin olarak bildiğimiz şey, mantarların kompleks bir yapı sergilediği ormanların, sağlıklı bir ortama sahip olduğudur. Yani mantarlar, yaşadıkları bölgenin sağlık göstergeleridir.

Araştırmacılara göre bugün, Avrupa’da kökmantarların yaklaşık %50’si kaybolmuştur. Bu veri, ekolojik bir felâketin habercisidir. Çünkü mantarların kaybolması ile çeşitli hastalıklar ormanları tehdit etmeye başlamıştır. Bu durum böceklerden, kuşlara ve memelilere kadar tüm canlı türlerini tehdit etmektedir.

Mantarların azalmasıyla birlikte nem oranı düşmekte, açığa çıkan toprak, rüzgarla dağılmakta ve çölleşme başlamaktadır. Böylece ekosistemin taşıma kapasitesi zayıflamakta ve insan nüfusu dahil tüm baskı unsurları karşısında, çevrenin direnci kırılmaktadır.

Dünyada insanların doğuşuyla birlikte, insanlar tabiatta hazır buldukları yiyeceklerle zorunlu olarak ilgilenmişlerdir. Şüphesiz ki ilk insanların yenen ve zehirliler konusunda bilgileri yoktu. Elde ettikleri bilgileri hayatlarını kaybetmek pahasına öğrenmişlerdir. Bu öğrenme ancak yerleşme yerleri çevresinde, dar bir alanda kalmıştır.

Mantar

İlk yazılı belgeler, M.S. 79 yıllarında yaşamış olan Plinius tarafından kaleme alınmıştır. Yazarın belirttiğine göre; Roma Kralı Neron’un oğlu, annesi, muhafız alayı komutanı ve arkadaşları mantar zehirlenmesinden hayatlarını kaybetmişlerdir. Tarihi bilgilere göre, Buda dininin kurucusu Siddhaerta Gotama, 1534 yılında Papa Klemens VII, 1740 yılında Bavyere Kralı Karl VII, bunlardan başka Fördere Mozarts kendisi, karısı, çocukları ve arkadaşları ile birlikte bilmeyerek yedikleri zehirli mantarlardan hayatlarını kaybetmişlerdir.

Antik çağlardan beri varlığı bilinen mantarlara insanların ilgisi günümüzde de devam etmektedir. Eski Çin, Mısır, Roma ve Yunan uygarlıklarında mantarların gerek besin olarak gerekse ilaç yapımında kullanıldıkları bilinmektedir. Aztek ve Maya’ların günümüze kadar ulaşan eserlerinde mantar figürlerine oldukça sık rastlanmaktadır. Amerikan yerlilerinin zehirli bir tür olan Amanita muscaria Pers dini ayinlerinde keyif verici olarak kullanmaları oldukça şaşırtıcıdır. İngiliz arkeoloji kayıtlarına göre puf mantarları ile kav mantarının yaklaşık 2000 yıl önce kanamaları durdurmak amacı ile kullanıldığı anlaşılmaktadır. Eskiden sadece doğadan toplanıp tüketilen mantarlar, ilk defa 16. yüzyılda Fransa’da kültüre alınmıştır. Daha sonra bu alanda yapılan çalışmalar gelişerek devam etmiş ve günümüzde özellikle gelişmiş ülkelerde önemli bir sanayi kolu haline gelmiştir. Türkiye’de kültür mantarı üretimi ile ilgili ilk çalışmalar 1960′ların ilk yıllarında başlamış, daha sonraki yıllarda mantar tüketim alışkanlığının artmasıyla mantar yetiştiricilerinin sayısı da artmıştır. Bu nedenle gıda ihtiyacının karşılanması ve ekonomik olması sebebiyle kültür mantarı yetiştiriciliği dünyada olduğu gibi ülkemizde de hızla artmaktadır. Makromantarlar diğer özelliklerinin yanında çok uzun zamandan beri insanlar tarafından kullanılan doğal kaynaklardan biridir. Tarih boyunca birçok hastalığın tedavisinde mantarlardan hazırlanmış ilaçlar kullanılmıştır. Günümüzde makroskobik mantarların birçok konuda tıbbi etkiye sahip oldukları bilinmektedir. Makromantarlar antibiyotik, antibakteriyal, antifungal, antiviral, antiprotozoal etkilerinin yanı sıra bağışıklık sistemi düzenleyici, karaciğer koruyucu, kollesterol önleyici, diyabet önleyici etki gösterirler.

Mantarlar, klorofilsiz, heteretrof, ipliksi yapıda, spor oluşturan, parazit, saprofit ve simbiyoz olarak yaşayan ökaryotik organizmalardır. Doğada geniş yayılım gösteren bu canlılar ekosistemdeki enerji döngülerinin genel düzenleyicisi olarak bulunurlar. Bazı mantarlar otsu ve odunsu bitkilerin su temin etmelerine, ölü organik maddelerin parçalanmasına yardımcı olurken, bazıları bitki ve hayvanlar üzerinde parazit olarak yaşamaları sonucunda önemli ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Bazı türleri ise alglerle ortak bir yaşam içine girerek Liken adı verilen organizmaların yapısına katılırlar. Mantarlar bu özelliklerinin yanında maddelerin biyolojik dönüşümünde, özellikle mineralleşme ve humuslaşmada önemli rol oynarlar. Mantarlar zehirli maddeler üretmeleri yanında, bünyelerinde ağır metal biriktirmeleri ile de önem taşırlar. Bu maddeler bakır, cıva, çinko, gümüş, kadmiyum, kobalt, kurşun, mangan, molibden, nikel, selenyum, sezyum, stronsiyum, talyum, uranyum şeklinde verilebilir. Mantarlar bünyelerinde biriktirdikleri ağır metal nedeniyle kirlilik indikatörü olarak da kullanılırlar.

Mantarların vejetatif yapısı silindirik tüpsü iplikçiklerden meydana gelmiştir. Bu tüpsü iplikçiklerin her birine hif adı verilir. Hifler bir araya gelerek ağ şeklinde bir yapı oluştururlar. Buna miselyum denir. Miselyumlardan mantarın esas vejetatif yapısı olan tallus meydana gelir. Mantarların çeper yapıları çoğunlukla kitin içerir. Bazı mantarlarda ise selülozdur. Birçok mantarda çeper yapısı saf kitin selüloz değildir. Bu ana çeper maddelerine tür ve hifin yapısına bağlı olarak lignin, kalloz ve diğer bazı organik maddeler girebilir. Hücrelerinde bir veya daha fazla sayıda çekirdek ve her çekirdek içinde mutlaka bir çekirdekçik bulunur. Nükleus içinde 2-8 arası kromozom bulunur.

Mantarlar klorofilsiz ve genel olarak renksizdirler. Fakat bazı türlerin özellikle çeperlerinde melanin maddesinin birikmesiyle koyu bir renk ortaya çıkar. Yedek besin maddesi olarak glikojen, yağ ve bazen de mannitol depo eder, nişasta bulunmaz.

Mantarlar hem eşeysiz hem de eşeyli olarak ürerler. Eşeysiz üreme çeşitli sporlarla meydana gelir. Suda yaşayanlarda kamçılı ve çıplak zoosporlar vasıtasıyla, karada yaşayanlarda ise sporangium (kapalı keseler) adı verilen spor keseleri içinde oluşan endospor veya hiflerin ucunda oluşan ekzosporlar ile üreme sağlanır. Eşeyli üreme ise izogami (birleşen gametlerin morfolojik yapıları aynı, fizyolojik özellikleri farklı), anizogami (gametler kamçılı biri büyük, diğeri küçük), oogami (gametlerden biri büyük ve kamçısız, diğeri küçük ve kamçılı), gametangiogami ve somatogami ile gerçekleşir.

Mantar

Mantar Zehirlenmesi Nedir?

Bazı şapkalı mantarların içerdiği zehirliği bileşiklerin neden olduğu hastalık belirtileri “mantar zehirlenmesi” ya da “misetismus” olarak tanımlanır. Zehirli olduğu belirlenen mantarlar zehir etkisi gösteren bazı bileşikleri ihtiva ederler. Bunlar; Amanitin, Alloviroidin, Crustilinol, Dermocybin, Gyromitrin, İbotenik asit, İlludin, İnvolitin, Koprin, Muscarin, Muscimol, Muscozone, Naemotolin, Orellanin, Phalloidin, Phallisin, Pistillarin, Virodin, Xerocomik asit vb. Belirtilerin şiddeti yenen mantar miktarına göre değişiklik gösterir. Mantarı yedikten sonra ilk belirtilerin görülmesine kadar geçen süreye latent dönem denir. Lamelli (gilli) şapkalı mantarlardan şimdiye kadar yaklaşık olarak 4000 tür tespit edilmiş ve ancak bunlardan 30 veya 40′ının zehirli olduğu anlaşılmıştır. Zehirli olanların zehirli olduklarına dair yüzeylerinde herhangi bir işaret yoktur.

Mantar Zehirlenmelerinde Nasıl Davranılır?

Hasta ilk imkânda hemen doktora gösterilmelidir. Doktor gelmeden önce, küçük dile dokunmakla veya içinde tuz eritilmiş ılık su, tuzlu yağsız ayran veya başka bir kusturucu içirmekle hasta kusturulmaya çalışılmalıdır. Mide ve karın ağrıları sıcak bir şeyle bastırmak suretiyle teskin edilebilir. Eğer hasta ateşli ise, alnına ve beline bir buz kompresi konulmalıdır. Kalp faaliyeti (eğer ihtiyaç varsa), kuvvetli koyu kahve ile veya tuzlar koklatarak tahrik edilmelidir. Eğer hasta baygın ise, şuursuz ise, yüzüne soğuk su serpmeli veya amonyak buharı teneffüs ettirilmelidir. Ayıltmak için asla hiçbir alkollü içki kullanılmamalıdır. Nihayet, laboratuar muayenesi için mide kusmukları muhafaza etmek esastır, çünkü bunlara dayanarak daha sonraki tıbbi müdahale tayin edilecektir.

Halk arasında zehirli ve yenen mantarların birbirinden ayrılmasını sağladığı ileri sürülen aşağıdaki inanışların hiçbir bilimsel değeri yoktur.

  • Mantar koparılınca zehirli ise iç kısmının rengi hemen mavileşir.
  • Mantar gümüş bir kaşık veya para ile kaynatıldığında, mantar zehirli ise gümüş kararır.
  • Zehirli mantarları salyangozlar yemezler.
  • Hoş kokulu ve lezzetli olan ve şapkasından bir parça koparıldığında iç kısmının rengi değişmeyen mantarlar tehlikesizdir.
  • Çayırlarda yetişen mantar türleri zehirsizdir.
  • Ağaçlar üzerinde yetişen mantarlar zehirsizdir.
  • Tuzlu veya sirkeli suda kaynatmak mantarın zehirliliğini ortadan kaldırır. Zehirli veya yenen mantarlar ayrı ayrı topraklarda yetişir.
  • Kurutulmuş mantar zehirli değildir.
  • Pişirmek mantarın zehirliliğini ortadan kaldırır.
  • Mantarı yoğurt ile birlikte yemek zehirlemeyi önler.
  • Canlı odunda gelişen mantarlar zehirsiz, ölü odundakiler zehirlidir.
  • İlkbaharda çıkan mantarlar yenilebilir.
  • Yanında paslı demir parçaları bulunan mantarlar zehirlidir.
  • Kırıldığı veya ezildiği zaman süt gibi sıvı akıtan mantarlar zehirlidir.
  • Yüzeyi yapışkan olan mantar türleri zehirlidir.

Mantarlar asıl olarak üç gruba ayrılır.

  1. Yenen mantarlar doğada kendiliğinden yetişen mantarlardır. 2000-3000 civarında türü vardır. İnsanlar, yene mantarların biyolojik özellikleri ile yetişme yerlerinin özelliklerini tespit ederek tabiat şartlarını temin etmek suretiyle mantarları yetiştirmeleriyle kültür mantarcılığı ortaya çıkmıştır.
  2. Zehirli mantarlar doğada kendiliğinden yetişen mantarlar olup, bilmeyerek yenildiğinde insanı, zehirleme yolu ile hastalandıran, daha ileri safhalarda insanı öldürebilen mantarlardandır. Bunlar sayı olarak 70 kadar türe sahip olup, bunların içinde 10 türü gerekli tedavi olmazsa öldürür. Diğer türleri zehirler fakat ölüm meydana getirmez.
  3. Yenmez mantarlar doğada çok sık rastlanan bu mantarların 1500-2000 kadar türü vardır. Bu mantarlar görünüşü, sertliği, rengi, kokusu ve iyi bir gıda değeri olmadığı için yenmez olarak tanımlanmıştır. Bu mantarlar yemeklik olarak kullanıldığında hazımsızlık gibi rahatsızlıklar verir, fakat insanı zehirlemezler.

Mantar

Tedavide Mantarlar

Mantarların, yaşam alanlarının sağlık göstergesi olduğunu belirtmiştik. Şimdi ise bozulan ekosistemin yeniden eski sıhhatine kavuşturulmasında, mantarların ne gibi bir katkılarının söz konusu olduğuna bakalım:

Washington’daki Battelle laboratuarları; bilimi, çevre sağlığını geliştirmek için, kâr amacı gözetmeden kullanan bir kuruluştur. ABD ve diğer ülkeler, zehirli atıklardan kurtulmak için çeşitli çözüm yolları araştıran bu kuruluştan yararlanmaktadırlar.

Dr. Jack Word tarafından bir kaç yıldır sürdürmekte olduğu deneyler sonunda oldukça ilginç şeyler keşfetti. İlk yaptığı çalışmalar, istiridye mantarlarının ağır petrolü parçalayabildiklerini ve zehirli ve inatçı polycyclic aromatic hydrocarbons (PHA)’ın %97’sinden fazlasını ve alkanilerin %80′inden fazlasını ayrıştırabildiklerini göstermiştir.

Burada yapılan bir deneyde, içine dizel yağı, motor yağı, benzin ve diğer petrol ürünleri ile karıştırılmış bir toprak yığınına canlı istiridye mantarlarına ait sporlar katıldı. Dört hafta sonra toprak tabakası üzerindeki örtü kaldırıldı. Yığından mantarlar fışkırmaktaydı. Her biri 30 cm. çapında olan istiridye mantarları, toprak yüzeyi bir baştan bir başa kaplamıştı. Mantarlar test edildiğinde bünyelerinde her hangi bir petrol ürünü taşımadıkları anlaşıldı. Sekiz hafta sonra mantarlar çürüdü. Bu sefer çok daha şaşırtıcı bir durum ortaya çıktı. Çürüyen mantarlar, sinekleri etraflarına toplamaya başladılar. Çünkü mantar sinekleri, çürümüş mantarları bulur ve sporları midelerine doldurarak başka yerlerlere taşıyarak yayılmalarını sağlarlar. Sineklerin ardından bölgeye bir sürü böcek akın etti. Ve en sonunda da kuşlar geldi. Tabii kuşlar, toprak üzerine bir yığın bitki tohum bıraktılar. Kısa bir zaman sonra bu petrol atıklarıyla kirli toprak alan, bilim adamlarının şaşkın bakışları arasında her yerinden hayat fışkıran küçük bir vahaya dönüştü.

12 hafta kadar sonra bütün petrol atıkları mantarlaşma ile temizlendi ve toprak içindeki kompleks topluluk gelişerek daha da verimli bir bölgeye dönüştü. Son olarak toprak yeniden test edildi ve tamamen zehirden arınmış olduğu görüldü.

Bir başka araştırma sonucuna göre ise bazı mantar türlerinin, bileşenlerinin başka bir şekilde tahrip edilmesi çok zor olan biyolojik ve kimyasal silahlardaki maddelerin imha edilmesinde kullanılabileceği sonucuna varıldı. Meselâ 1. Körfez Savaşı sırasında kullanılan sinir gazı türü olan sarin ve soman bu yolla imha edilebiliyordu.

Her ne kadar mantarların sadece birkaç türünü incelemiş olsak ta, gezegenimizin en eski sakinleri olarak yaradılışlarındaki adaptasyon kabiliyeti sebebiyle milyonlarca senedir nesillerini devam ettirmiştir. Bu adaptasyon mekanizması, hızlı değişen çevrede ekolojik denge ve dayanma kuvveti için temel teşkil eder.

Biz insanlara düşen, mantarları, yaratılmış hiç bir canlı varlığa yapmamamız gerektiği gibi, küçümsememek, gereksiz görmemek ve ilkel ya da az gelişmiş gibi isimlendirmelerle etiketleyerek, canlılar âleminin bir basamağına tıkıştırmak yerine, onlardaki harikûlade yaratılış mucizelerini araştırmaktır. Böylece, yeryüzünde bizler için yaratılmış hizmetkârları tanıyıp, onlardan faydalanmanın yollarını bulabiliriz. Kim bilir daha vazifesinden haberdar olmadığımız nice varlık, mantarlar gibi, yeryüzünün ormanlarını korurken, bu gezegendeki geleceğimizi de muhafaza etmek için çalıştırılmaktadırlar.

Çin Tırtıl Mantarı

Tiens Kordiseps (Cordyceps Sinensis) olarak bilinen Çin tırtıl mantarıdır. Sadece Çin’in Tibet, Siçuan, Yunnan, Tsinhay gibi platolarında bulunan otluk ve bataklıklarda yaşayan bir tür yerel canlıdır.

Tırtıl mantarının büyümesi gerçekten şaşırtıcıdır. Bu mantar kışın bir böcek (larva formunda) kış uykusuna yattığı zaman onun dolaşım sistemine girer. Mantarın iplikçikleri larvada besin alımı sonrası o kadar hızlı bir şekilde büyümektedir ki en sonunda her şeyi kaplayan bir kabuk oluşturur. Daha sonra tırtıl bu yüzden ölmekte ve kabuğu bir kozaya dönüşmektedir. Sonraki sene yaz mevsimi geldiğinde kurtçuğun üst kısmı yerden dışarı çıkar ve bir ota dönüşür. Bu bitki kısmından Cordyceps elde edilmektedir.

Çin tırtıl mantarı, deniz seviyesinden 3500 m yükseklikte yaşadığı için çok dayanıklı bir yapıya sahiptir. Hayatta kalmak için yalnızca o platolarda bulunan Polygonum aviculare L, Astragalus ve Ophiopogon ağaçlarının kökleriyle beslenmektedir. Toprak altında geçen 2 senelik gelişim süreci sırasında uzun bir süre açlık, soğuk ve oksijen eksikliği yaşamaktadır. Mantarın gövdesi, besin maddeleri açısından ve biyolojik bileşim açısından o platolarda yetişen bitkiler kadar zengindir.

Geleneksel Çin Tıbbında ginseng ve tüylü geyik boynuzu ile birlikte en önemli 3 güçlü ilaç arasında yer almaktadır. Bu mantar Çin’de sağlığı korumak amacıyla 1200 seneden bu yana kullanılmaktadır. Çok eski zamanlarda Çinliler bu mantarı “tanrının lütfü”, bir tılsım olarak kabul etmişlerdir. Bu güne kadar geçen süre içinde Çin tırtıl mantarı birçok hastalık için yeri doldurulmaz bir çare olduğunu ispatlamıştır. Tianshi Şirketi, yürüttüğü bilimsel araştırmalarda, en son teknolojiyi birleştirerek, bünyesi zayıf insanlar için özel olarak ürettiği biyoaktif doğal besin takviyesi “Kordiseps” kapsülleri sizlere gururla sunar.

Profilaksi için kordiseps kullanım alanları: Bağışıklık sisteminin düzenlenmesi için kullanılan çok yüksek etkili bir çaredir. Düzenleme eğilimi 2 yoldan oluşmaktadır: Hem bağışıklığı güçlendirebilir, hem de bazı insanlarda bulunan fazla bağışıklık gücünü azaltır. Doğal bir antibiyotiktir. Kordiseps birçok patojenik bakteriye karşı antibakteriyel etki yaratabilir. Pnömokok, streptokok ve stafilakok aureus bunlara dahildir.

Antifilojistik etkisi: Kordisepsin bu niteliği hidrokortizondan 3 kat daha yüksektir. Ölçülü bir şekilde kan damarlarını genişleterek kalp ve akciğerdeki kan dolaşımını yoğunlaştırır. Kordiseps, koroner damardaki kan dolaşımını düzenlendiği için, damarda tıkanıklık yaratan pıhtının oluşmasını engelleyebilir.

Kordiseps, yorgunluğa karşı direnci arttırabilir, oksijen açlığına karşı dayanıklılık sağlar ve kandaki lipid seviyesini azaltabilir. Sinir sistemini rahatlatır. Ayrıca hücrelerin antioksidan yeteneğini arttırabilirle gibi farmakolojik özellikler taşımaktadır.

Yukarıda bahsettiğimiz bütün farmakolojik etkileri, kordisepsin birçok hastalığın tedavisinde kullanımı için bilimsel bir temel oluşturmaktadır. Çeşitli laboratuvar araştırmalarından ve hastane gözetimlerinden sonra kordisepsin üç önemli özelliği vurgulanmaktadır.

  • Çok geniş amaçlı kullanım kapasitesi
  • Hastalık tedavisini destekleyerek
  • Çok daha etkili sonuçlar alınması
  • Toksin içermemesi ve hiçbir yan etkisinin bulunmamasıdır.

Kordisepsin Gösterdiği İyileştirici Etkiler

Solunum yolları rahatsızlıkları: öksürük, nefes darlığı, nefes yetmezliği, terleme, akciğer zayıflığından kaynaklanan halsizlik, bitkinlik vb. Bu ürünü kullanarak rahatsızlıkların giderilmesine ve zatürree, astım, amfizem gibi hastalıkların tedavisinde hızlı bir iyileştirici etkiye sahip olduğunu göreceksiniz ve çok iyi bir sonuca ulaşırsınız.

Böbrek hastalıkları: Modern tıp tarafından kordisepsin böbreklerdeki metabolizmayı iyileştirdiği kanıtlanmıştır. Kordisepsin iyileştirici etkileri, böbrek hücrelerinin tüm fonksiyonlarının daha hızlı gerçekleştirilmesi idrardaki toksinlerin ekskresyonu gerçekleşmektedir. İlaç tedavilerinin böbrek dokularına ve kanallarına verdiği patolojik hasarlar, kordiseps tarafından onarılmaktadır. Böbreklerin yeniden enfeksiyon kapmasını ve hiperfosforemiyi önler. Böbrek ve akciğer hastalıklarında görülen bel ve ayak ağrıları, emisyon ve sık idrara çıkma sorunlarının giderilmesi açısından kordiseps çok iyi sonuçlar verebilmektedir.

Kalp damarları hastalıkları: Kordiseps, koroner damarlardaki kan dolaşımını sürekli belli bir hacim ve hızda tutma ve kandaki kalsiyum ve fosfor dengesini sağlama konusunda çok etkilidir. Koroner hastalıkların sürekli tedavisinde çok değerli bir ilaç olan kordiseps, koroner damarlardaki kolajen türemesi, trombositlerin oluşum ve gelişimini durdurma konusunda da çok iyi bir etki göstermektedir. İnhibisyon kat sayısı %13.3 ila %48.5′e ulaşmaktadır.

Hepatit ve karaciğer sirozu: Kordiseps karaciğerin tüm fonksiyonlarını doğrudan iyileştirme gücüne sahiptir. Şu anda Çin’de karaciğer sirozu tedavisinde kullanılan en iyi çaredir. İthal edilen enterferans ilaçlar sarı ırktaki insanlar için çok büyük etkiye sahip değildir ve ayrıca kordiseps içeren ürünlerle karşılaştırıldığında, fiyatının çok daha yüksek olduğu görülmektedir.

Kan hastalıkları: Kandaki trombositlerin normal sayıda bulunmasına rağmen vücutta çeşitli kanamaların meydana gelmesi (protopati atrombositopenik purpura) destek tedavisinde çok açık yararı görülmektedir. Lösemi hastalığının tedavisinde kordiseps ile yapılan destek tedavisi, belli bir etki göstererek löseminin, kan kanserine dönüşmesini önlemektedir.

Kanser hastalıkları: Kordisepsin geniş kapsamlı farmakolojik özellikleri insan vücudunda karaciğer, böbrek, kan damarları ve solunum organları gibi en önemli organlar üzerinde yenileme etkisi gösterdiği için, tedavide bu ürün kanserin son aşamasında dahi iyileştirici etkiler göstermektedir. Yukarıda belirtmiş olduğumuz üzere kordiseps, önemli organlardaki kötü huylu tümörlerin hücre merkezlerine doğrudan müdahale ederek hasta organın iyileşmesine yardımcı olmaktadır. Bu etkinin yanı sıra kordiseps lökosit faaliyetlerini arttırarak kimya terapisinin daha etkili olmasını sağlar. İyi huylu beyin tümörü olan hastaların sürekli tedavisinde kordiseps kusursuz bir çaredir.

Antitoksin faaliyetleri: Kordiseps toksin içermeyen, tamamen doğal bir madde olmasının yanı sıra, metabolizmayı iyileştirerek karaciğer, böbrek, akciğer gibi organların hücre yenilenmesine ve tüm vücudun toksinler ve ilaç kalıntılarından arındırılmasına yardımcı olmaktadır.

Günlük Hayatta Kordisepsin Genel Sağlık Kazandırıcı Etkileri

Kordiseps “güçlendirme ve yeniden oluşturma” etkisine sahip mükemmel bir üründür. Hastalıkları iyileştirmek ve insanı hastalıklardan korumak için kusursuz bir üründür. “Tianshi Kordiseps Kapsülleri” doğuda bulunan kordisepsin doğal miselininden üretilmektedir. Modern teknoloji kullanılarak elde edilen kordiseps özlerinin mayalanma süresi tamamlandıktan sonra elde edilen kıvam toz haline getirilerek yumuşak kapsüllere doldurulur. Kordiseps, insanın bağışıklık sistemini güçlendirip, vücudun dayanıklılık gücünü arttırarak, kanser hücrelerini ve özellikle tümör türlerini yenmektedir. Bu ürün, hormonlar ve benzer uyarıcı maddeler içermemektedir. Bünyesi zayıf olan, bağışıklığı alt seviyede olan, çabuk yorulan, obezite ve kanser hastalıkları olan insanlar için mükemmel bir üründür.

İkinci El Araç Alırken

Araç seçerken nelere dikkat edilmelidir?

Nasıl ki, sıfır km ve ikinci el otomobil seçiminde farklı noktalar söz konusu ise, sürüş tecrübesi de, satın alınacak otomobil ile ilgili tercihi etkilemektedir. “Uzun yol ya da şehir içinde mi sürüş yapacaksınız? Kalabalık ailenizle mi seyahat edeceksiniz, iş için mi alacaksınız? Kaç yıl süre ile kullanacaksınız? Hangi donanımlar – opsiyonları (ABS, EBD, Otomatik klima) tercih ediyorsunuz?” gibi soruların cevapları tercihinizi belirlemenizde yardımcı olacaktır.

Bütçe neye göre oluşturmalıdır?

Araç alırken, krediye ihtiyacınız varsa, koşulları önce kendi kaynaklarınızla araştırarak, size önerilen koşullarla karşılaştırın. Peşin vereceğiniz kısım, faiz oranı, aylık ödemeler ve kefil gibi diğer kredi geri ödeme koşulları ile ilgili detayları belirleyin. Peşin ödemeniz gereken kaparo veya depozit gibi tutarların, vazgeçmeniz durumunda ne olacağını yazılı bir anlaşma haline getirin. Sigorta, vergi, bakım, onarım ve kullanma masrafları da dahil olmak üzere ayıracağınız parayı belirleyin. İnternet üzerinden gerçekleştireceğiniz ön araştırmada, tercihlerinizi belirleyip fiyat karşılaştırması yapabilirsiniz.

Araçta neleri kontrol etmek gerekmektedir?

Aracın daha önce hasar görüp görmediğini anlamak için boyasını inceleyin, kaportanın içindeki ve dışındaki boyaların aynı olup olmadığını kontrol edin. Kaportanın üzerinde darbe izleri ya da pas olup olmadığına bakın. Lastiklerin üzerindeki aşınmayı inceleyin. Yedek lastiği de gözden geçirin. Kapıların standart açılış ve kapanışlarını inceleyerek, sürtünme olup olmadığına bakın. Camlar ve farlar üzerindeki çizgi ve çatlakları araştırın. Arabanın; farlarını, sinyallerini, fren lambalarını, iç aydınlatmayı ve silecekleri deneyerek kontrol edin. Radyatörün içindeki sıvıyı kontrol edin. Kontağı kapatıp vites kutusundaki yağı inceleyin. Arabanın altına bakın, motorun bulunduğu yerde herhangi bir akıntı olup olmadığını kontrol edin. Isıtma sistemi, havalandırma ve radyoyu deneyerek kontrol edin. İç döşemeyi kontrol edin. Aşırı yıpranmış koltuklara rağmen, kilometre saati az bir kilometreyi gösteriyorsa, saatle oynanmış demektir.

Test sürüşü nasıl yapılmalıdır?

Test sürüşü, imkanı, aracı tanımanızı sağlar. Bu nedenle; Aracın motorunun kolay ve gürültüsüz çalıştığına, motor ısındıktan sonra sesine dikkat edin. Girintili, çıkıntılı bir yolda sürüş yaparak, farklı bir titreşim, ses veya koku olup olmadığını kontrol edin. Değişik hız seviyelerinde fren yaparak, tekrar hareket edin. Aracın kolay bir şekilde hızlanması ve titreşimsiz bir şekilde sürüklenmeden ve savrulmadan durması gerekmektedir. Değişik hızlarla dönüş yapmayı deneyin. Aşırı yatma veya tutukluk, amortisörlerde veya ön takımlardaki bozukluktan kaynaklanıyor olabilir. Ön ve arka lastik izlerinin çakışması gerekmektedir. Eğer arka lastikler ön lastiklerin izinin dışına çıkıyorsa, arabanın kasasında önemli problem olabilir.

Temiz görünen her araç alınır mı?

Aracın bakımının düzenli ve öngörüldüğü şekilde yetkin kişilerce yapılıp yapılmadığına dikkat etmek suretiyle aracın kilometresine ve yaşına göre, kullanım aşınmasının kabul edilebilir sınırlar içinde olup olmadığına bakın. Araç ile ilgili yapılması gereken onarımlara, bunların tutarları ve ne kadar bir süre içinde bu onarımları gerçekleştirmek gerektiğine dikkat edin. Boyalı oluşu, aracın büyük bir kaza yaptığının kanıtı olmayabilir. Araç renk farkından dolayı ilk çıkışta, çizikler nedeni ile ya da küçük hasarlarda boyanmış olabilir. Asıl aracın tabanında ve şasesinde önemli hasar olmasına da dikkat etmelisiniz.

Dikkat edilmesi gereken belgeler nelerdir?

Almayı düşündüğünüz aracın bütün belgelerinin mevcut olduğunu kontrol edip, ruhsat, garanti belgesi, vergi makbuzları çok dikkatli ve titizlikle inceleyerek her şeyin düzenli olduğunu teyit etmelisiniz. Aracın temiz kağıdını isteyerek eski sahibine ait olabilecek her türlü vergi borcu, trafik cezası, OGS cezası vs. olmadığını kontrol etmelisiniz.

Dizel araçlar kısa ömürlü müdür?

Dizel araçların daha ekonomik olduğunu düşünerek kararınızı bu doğrultuda vermemelisiniz. Kişisel kullanım şartlarını sorgulayın, zira bazı benzinli bir araç kısa süreli ve az kilometreli kullanımlarda dizel bir araca nazaran yüzde 30’a varan yakıt avantajı sağlayabilmektedir.

Aracın çalıntı olması ihtimaline karşı neler yapılmalıdır?

Güvenilir kurumsal firmalar yerine açık oto pazarlarından ve şahıslardan araç satın almanın risklerinden biri de aracın çalıntı olması ihtimalidir.

Aracı alırken ruhsat üzerindeki motor-şasi numaralarını araç üzerinden kontrol etmelisiniz. Herhangi bir sorun karşısında kurumsal muhatap bulabilmek ve ikinci el aracınız için garanti kapsamından yararlanabilmek açısından da güvenilir firmaları tercih etmelisiniz. Alacağınız aracın daha önceki sahip ve kullanıcısının kim olduğu da önem taşımaktadır. “Araç kaçıncı sahibi tarafından, neden satılıyor? Daha önce hangi amaçla ve nasıl kullanılmış?” soruları önem arz etmektedir. Aracın servis kayıtlarını gözden geçirmeli, ruhsatında haciz ya da rehin şerhleri bulunup bulunmadığını da kontrol etmelisiniz.

Noter satışı tamamlandığında tüm riskler ortadan kalkmakta mıdır?

Her şeyden önce, bürokratik işlemlerin aracı satan kişi tarafından yapıldığına dikkat edin. Noter satışı yapıldığında tüm riskler ortadan kalkmamaktadır. Haciz, rehin gibi problemler çıkabilmektedir. Bu tür olası problemleri önlemek için noter satışı yapıldıktan sonra, aracın devir işlemlerinin tamamlanması ve yeni araç sahibi adına ruhsatın çıkarılması gerekmektedir.

İkinci el aracın da garantisi var mıdır?

Size söylenen, garantinin ve ilgili diğer özelliklerinin imzalayacağınız dokümanın içinde olup olmadığını araştırın. Garanti süresini sadece yıllara dayalı değil, kilometre sınırlarına göre de sorgulanması gerektiğini unutmamalısınız.

Satın aldığınız ikinci el otomobilin şasisinin durumu, kazalı olup olmaması, alt taban saçları, boya kalınlığı, döşemeleri, lastiklerinin durumu ve çeşitli orijinal parçaları kontrol edilirken bunlara ek olarak otomatik şanzıman ve motorun genel görünümü satın almadan önceki dikkat edilmesi gereken noktaların başında gelir.

Bir de aracı satın aldıktan sonra gözden geçirilmesi gereken parçalar vardır. Özellikle triger kayışı, fren hortumları, rot, rot başı gibi ön takım parçaları ve süspansiyon gibi birçok parçanın kontrollerinin yapılması gerekir. İşte ikinci el otomobil alacaklar için altın öğütler.

Frenler Araçlar için hayati önem taşıyan fren sisteminin ilk etapta fren balataları kontrol edilmeli, gerekiyorsa değiştirilmelidir. Fren diskleri ve varsa kampanaların yüzeyleri de kontrol edilmeli, gerekiyorsa onarılmalı veya yenilenmelidir. Fren hidrolik seviyesi de kontrol edilmeli, eğer bir eksilme varsa sistemde bir probleme de işaret edebilir. Ancak özellikle 10 yaşın üstündeki otomobillerin fren hortumlarının mutlaka yenilenmesi, fren merkezi ile pistonların kontrol edilmesi gerekir. Fren sisteminin çalışmamasıyla sürüş sırasında karşılaşacağınız bu sürpriz size sıkıntı yaşatabilir.

Triger Kayışı Motorun krank mili ile kam mili arasında güç iletimi yapan triger kayışı otomobil için hayati önem taşır. 1970’li yıllara kadar üretilen araçların çoğunda triger kayışı bulunmazken, günümüz otomobillerinin bazılarında zincir tercih edilmiştir. En çok kullanılan triger kayışının ömrü (40.000-100.000 km) sayesinde çoğu zaman unutulan bu parça, belli bir kilometreyi aşmış otomobillerde mutlaka değiştirilmelidir. Bu değişimde bilya, varsa gerdirme yayı ve diğer birkaç küçük parçanın da mutlaka yenilenmesi gerekiyor. Triger kayışı ihmal edildiğinde motorda ciddi masraflar ortaya çıkar.

Rot Ayarı Otomobilin sürüş güvenliğini direkt olarak etkileyen rot ve balans ayarlarının kontrol edilmesi sadece biraz zaman ve para kaybına yol açıyor gibi görünebilir. Ancak çıkacak sorunların önüne geçerek aracın yol tutuş güvenliğini arttırabilirsiniz. Birbirinden bağımsız iki ayar olan rot ve balans ayarı tabii ki yeni lastiklere sahip bir otomobilde yapılması gerekir. Bunun için de lastiklerin yeni veya diş derinliği tam, yanaklarının kırılmamış veya yıpranmamış olması ve üretim tarihinin de çok eski olmaması gerekir. Ayrıca otomobilin üzerindeki lastiklerin orijinal ebatlarda olup olmadığını kontrol edin.

Diğer Kontroller Otomobilin periyodik bakımının yaptırılması; sürüş güvenliği, performansı ve yakıt tüketimi gibi unsurların olumsuz etkilenmemesi için önemlidir. Bu nedenle motor yağı, yağ, yakıt ve hava filtreleri, bujiler ve antifriz yoğunluğu kontrol edilmelidir. Amortisörler, şanzıman ve hidrolik direksiyon yağlarıyla aks ve çeşitli keçelerin de gözden geçirilmesi muhtemel sorunları azaltacaktır. Aracın supap ayarı, jikle kontrolü veya karbüratör ayarlarının da kontrol edilmesinde yarar var. Akünün şarj yoğunluğu, V kayışlarının kontrolü ve motor takozlarının kontrol edilmesi gerekir.

SATIN ALMADAN ÖNCE İNCELENMESİ GEREKEN EN ÖNEMLİ HUSUSLAR

Gündüz gözüyle alın

Kullanılmış otomobil alırken tam anlamıyla inceleyebilmek, basit çizik ve darbeleri görmek için mutlaka gün ışığına ihtiyaç var. Bu nedenle satın almayı düşündüğünüz otomobili mutlaka gündüz görün ve anlaşmanızı gündüz yapın.

Fiyatları mutlaka karşılaştırın

Karar verdiğiniz marka ve model otomobili almadan önce mutlaka fiyat araştırması yapın. Gerek gazete ilanlarını, gerek galerileri, gerekse de açık otomobil pazarlarını iyice araştırın. Fiyatları karşılaştırıp daha sonra otomobili almaya niyetlenin. Ne kadar çok otomobile bakarsanız, alacağınız otomobilin fiyatı o kadar içinize siner ve en avantajlısını alabilirsiniz.

Kaportada kamuflaj olup olmadığına bakın!

Kaportadaki çürük yerler sticker, fiberglas veya macunla kamufle edilmiş olabilir. Bunu anlamak için bir kalemle kaportaya vurup gelen sesi dinleyin. Sacla fiberglasın vereceği ses birbirinden farklıdır. Sac daha tiz, fiberglas ise daha tok çınlama sesi verir. Bunun suyla en çok temas eden kaput içi, çamurluk üstü, kapı kenarları gibi bölgelerde denemeniz yeterlidir.

Somunlara, punto ve ek yerlerine dikkat

Kaportayı incelerken parçaların montajında kullanılan somunların değişip değişmediğini kontrol edin. Ayrıca her otomobilde fabrika montajında kullanılan teknikler vardır. Bu teknikler zamanla bozulur ve gözle görülür hale gelir. Ama araç bir hasar görmüşse veya değişiklik yapılmışsa, bunu anlamak için otomobilin ek yerlerinde kullanılan elastiki fabrikasyon macunlara dikkat etmek gerekir. Fabrikalarda puntolama sistemi robotlar tarafından yapıldığı için, kaportadaki bir değişiklikte ustanın elle aynı sonucu vermesi mümkün değildir. Buradan otomobilin darbeli olup olmadığı kolayca anlaşılabilinir.

Boyanın orijinalliği nasıl kontrol edilir?

Ayna kenarı, kenar çıtaları, anten bağlantı yeri, tampon gibi yerlerde boya izlerinin olması, otomobilinin boyasının orijinal olup olmadığını gösterir. Kapı veya cam fitilleri de kontrol edilerek aracın boyanıp boyanmadığı tespit edilebilir. Ayrıca otomobilin çeki demiri gibi zor görülen kısımlarında unutulan bir bant da boya yapıldığının somut bir kanıtıdır.

Kaput ve kapılara dikkat

Kaput veya kapıların kapandığında birleşim yerlerinin birbirine eşit olması gerekir. Eşit olmaması parça değişimine işarettir.

Motoru bir ustaya veya servise gösterin

İkinci el otomobil alırken mümkünse motordan anlayan bir tamirciyle yola çıkın. Kullanılmış otomobil alırken öncelikle motor kontrol edilmeli. Bu sebeple almayı düşündüğünüz otomobili ya servisine gösterin, ya da yanınızda motordan anlayan bir ustayı götürün. Kaput açıldığında öncelikle motor kapağı açılıp yağ akıtması kontrol edilmeli ve contaların yağ sızdırıp sızdırmadığına bakılmalı.

3 yaşından büyük otomobillerde bunu tespit etmek daha da zorlaşır. Bu durumda motorun üfleyip üflemediğine yani yağ yakıp yakmadığına bakmak gerekir.

Motorun yağ yaktığını nasıl anlarsınız?

Motorun üflemesini anlamak için motora yağ konulan kapak açılır ve motor çalıştırılır. Motor ısındıktan sonra yağ, egzozdan ve monifolddan gaz halinde çıkmıyor, segmanlar yukarıya doğru yağ atıyorsa, bu motorun yağ yaktığı anlamına gelir. Bu, zamanla çok masraf çıkarır. Motorun yağ haznesinin kapağı açılıp bakıldığında buharlaşan gazlar görülüyorsa, bu da pistonun aşındığını gösterir.

Birkaç saat park halinde kalmış bir otomobilin altına yatılarak bakıldığında, motorla şanzıman arasından yağ aktığı görülürse, krank keçelerinde kaçak olduğu anlaşılır.

Motorun sesini mutlaka dinleyin

Otomobili çalıştırıp mutlaka motorun sesini dinleyin. Bu size motor hakkında referans olacaktır. Otomobili motoru soğukken çalıştırdığınızda rölantisi düzgünse ve uğultu yapmıyorsa bu iyiye işarettir.

Motoru çalıştırdığınızda sesi dinlerken egzozun da patlak olup olmadığını kontrol edebilirsiniz. Eğer egzoz aşırı yıpranmış ve delinmişse bu durum kendini sesiyle ele verir.

Radyatör ve hortumlar

Radyatörün ve motor hortumlarının su kaçırıp kaçırmadığına bakın. Radyatör suyunu kontrol edin, eğer su paslı ve yağlıysa sorun var demektir. Radyatör, motor çalışırken köpürme yapıyorsa, bu silindir kapağı contasında kaçak olduğunu gösterir.

Aküyü unutmayın

Alacağınız otomobilin kaputunu kapatmadan önce aküsünü kontrol etmeyi unutmayın. Akü başları okside olup yağlanmış ise akünün ömrü azalmış demektir. Ayrıca akünün çatlak olup olmadığına da bakın.

Şaşi ve motor numaralarını mutlaka kontrol edin

Otomobilin çalıntı olup olmadığını anlamak için, ruhsattaki bilgilerle şasi ve motor numaralarını karşılaştırın. Yoksa çalıntı otomobil alıp daha sonra başınızı ağrıtırsınız.

Gizli kalmış bölümleri gözden kaçırmayın

Halı, paspas altı gibi göz önünde olmayan bölümlerde paslanma ya da parça değişimi olabilir. Bu bölgeleri kontrol ederseniz, daha sonra bir sürprizle karşılaşmaktan kurtulabilirsiniz.

Paslanma menteşelerden başlar

Otomobilde paslanma olup olmadığını ilk bakışta anlamak bazen zor olabilir. Bunu anlamak için paslanmanın başlangıç noktaları olan kapı, bagaj ve kaput menteşelerinin etrafına bakabilirsiniz.

Tavan, tavan çıtalarının kenarları ve çamurlukların metal kısımları paslanmaya müsait yerlerdir. Bu bölgelerdeki tahribata dikkat edilmeli.

Şasiye dikkat

Şasinin tamir görmemiş olmasına dikkat edin. Şasinin eğilip sonra düzeltilmiş olması otomobilin fiyatını ucuzlatır. Otomobil takla atmış ve kasa yenilenmiş olabilir. Bunu da şasinin bağlantı noktalarında sökülüp takılma ve anahtar izleri arayarak tespit etmek mümkündür.

Bombelerin düzlüğünü kontrol edin

Otomobilin yanlarında bulunan bombelerde herhangi bir şekil bozukluğu varsa, bu darbe aldığını gösterir. Bunu tespit etmek için otomobilin sol ve sağ köşelerinden bombelere göz hizasından bakabilirsiniz.

Kilometreyi ihmal etmeyin

İkinci el otomobil alırken dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan biri de yaptığı kilometredir. Çünkü bu otomobilin yıpranmasıyla doğru orantılı olan en belirgin değişkendir. Kilometre göstergesinde oynama yapılıp yapılmadığını da ya aracın bakım kitapçığına bakarak ya da bir uzmanına göstererek anlayabilirsiniz.

Yürüyen aksam ve ön takım önemli

Rot ve rotillerin sağlam olup olmadığını anlamak ve ön takımı kontrol etmek için otomobili kullanmanız gerekli. Bu sayede otomobilin amortisörlerini, fren ve debriyaj balatalarını da kontrol edebilirsiniz.

Balataları, disk ve kampanaları kontrol etmek için lastikleri sökerek bakmanız da gerekebilir. Balataları bitik bir otomobil alırsanız, size çok yüklü olmasa da artı bir masraf yaptırır. Eğer otomobille 50 km/s hızla giderken ani frene bastığınızda araç izinden çıkmadan duruyorsa ve sürtünme sesleri gelmiyorsa frenlerde problem yok demektir. Ayrıca aks körüklerinde bir sorun ve amartisörlerde yağ kaçağı olup olmadığını da kontrol etmelisiniz.

Otomobil olduğu yerde çalışır vaziyette dururken, debriyaja basarak vitesleri değiştirin. Vitesler rahat ve sessiz geçiyorsa problem yok demektir.

Diferansiyel uğultularının sebebini araştırın

Diferansiyel uğultuları zamanla diferansiyel içindeki dişlilerin karıncalaşmasıyla oluşur. Az kilometre yapmış otomobillerde diferansiyel sesi daha çok olur. Çünkü bir otomobil az kullanılırsa, diferansiyel yağı belli zaman içinde çöker ve diferansiyel dişlisinin bazı kısımlarıyla hiç temas etmez hale gelir. Bu bölgelerde karıncalaşma olur ve bu zamanla bütün diferansiyel dişlisine yayılır.

Yedek parça sorunu var mı?

Üç yaşın üzerindeki ikinci el ithal otomobil almaya karar verirseniz, üretiminin durdurulmuş olup olmadığına dikkat edin. Çünkü üretimi durmuş ithal otomobillerde yedek parça sorunu yaşayabilirsiniz. Bunu iyice araştırmadan otomobil almayın.

Belgelere dikkat

İkinci el alırken yasal yükümlülükleri de unutmamak gerekir. Bazı otomobiller Türkiye’ye kaçak olarak sokulmaktadır. Bu nedenle Avrupa otomobil alırken gümrük kağıdının veya ithal belgesinin mutlaka kontrol edilmesi gerekli. Çünkü ruhsat sahte olabilir. Ayrıca otomobilin hacizli olup olmadığını ve vergi borçlarını araştırmayı unutmayın.

Otomobilin içine oturduğunuzda dikkat edeceğiniz hususlar

  • Otomobilin sürücü mahalline oturduğunuzda ön konsoldaki göstergelerin çalışıp çalışmadığını kontrol edin.
  • Camlar otomatikse açıp kapayarak deneyin.
  • Merkezi kilidi, emniyet kemerini ve koltuk ayarlarını da kontrol edin.
  • Tavan ve koltuk döşemelerine de bakmayı ihmal etmeyin.
  • Lambaları, farları ve sinyalleri ise yakarak deneyin.

Son kararınızı vermeden önce deneme sürüşü yapın
Kullanılmış otomobil alırken eğer son karar verme aşamasına geldiyseniz, o zaman mutlaka otomobili bizzat kendiniz binerek test ediniz.

  • Öncelikle otomobilin yapısı ruhunuza uygunsa ve ona ısındıysanız ilk aşama tamamlanmıştır demektir.
  • Otomobili uzun ve bozuk bir parkurda camlar ve müzik kapalı olarak test edin.
  • Kontağı çevirdiğinizde marşın hemen alıp almadığını dikkat edin.
  • Motorun rolantide düzgün çalışıp çalışmadığına, gaz yiyip yemediğine bakın.
  • Otomobili kullanırken aracın seriliğine, viteslerin rahat geçip geçmediğine bakabilirsiniz.
  • Sürüş esnasında başta motorun olmak üzere diğer sesleri dinleyerek, otomobilin genel durumunu tahlil edebilirsiniz.
  • Virajları biraz keskin girerseniz otomobilin savurup savurmadığına bakarken bir yandan da aksların, viraj demirlerinin, salıncakların, amortisörlerin ve lastiklerin durumunu kontrol etme imkanı bulabilirsiniz.
  • Bozuk zeminde otomobil geziniyorsa ya ön takım bozuktur ya da ayar istiyor demektir.

TAKSİDEN ÇIKMA OTOMOBİLLERE DİKKAT

İkinci el otomobil alırken, özellikle daha önce taksi olarak kullanılan otomobillere dikkat etmek gerekiyor. Bu otomobillerde yıpranma payı diğer araçlara göre çok daha fazla oluyor. Bu nedenle otomobilin taksiden çıkma olup olmadığını anlamak için dikkat etmeniz gereken bazı noktalar bulunuyor:

  • Motor şasi numarasından Trafik Müdürlüğü’ne sorulmalı.
  • Taksimetrenin takılabileceği standart yerlerinin delik olup olmadığı kontrol edilmeli.
  • Tavan ışığına bakılmalı. Bazı izlerin yok edilmesi mümkün değildir.
  • Sarı boya tespit edilebilir. Bunun için kapı mukavvasını sökmek yeterli.
  • Kilometre önemli. normalde bir otomobil sürekli kullanılsa bile bir yılda 30-40 bin km yol yapar. Ama taksi sadece bir ayda 15-20 bin km yol kat eder. Ayrıca şirket otomobilleri de taksiler gibi fazla kilometre yapabilir. Bu sebeple otomobilin modeli küçük kilometresi çok ise büyük olasılıkla taksiden çıkma olabilir.
  • Otomobilin motorundan şanzımanına, kaportadan döşemesine kadar dikkatle inceleyin. Mümkünse satın almaya bir otomobil tamircisi ile gidin.
  • Otomobilin çalıntı olup olmadığını anlamak için motor ve şase numaralarını, ruhsattaki motor ve şase numaraları ile karşılaştırın. Çalıntı otomobil aldıysanız ödediğiniz paradan olacağınız gibi, çalmadığınızı ispatlayana kadar uğraşmanız gerekecektir.
  • Otomobili mutlaka deneyin. Tanıdığınız bir tamirci veya kaportacıya götürüp kontrol ettirin. Kaza geçirip sonradan toplanmış olabilir.
  • Vergi numarası uygulaması sayesinde artık ruhsatı üzerinize almamak gibi bir durum söz konusu değildir. Yine de aykırı uygulamalar olabilmekte. Bunun için mutlaka Ruhsat sahibi ile anlaşmaya çalışın.
  • Otomobil sahibi ile anlaştığınızda, otoyu ücretini ortaklaşa ödeyeceğiniz bir otoparka teslim edin. Trafik Şube Müdürlüğü’nden otomobilin hilesiz olup olmadığını öğrendikten sonra, otomobilin sahibi ile birlikte otomobili çözün.
  • Son zamanlarda araç kiralama şirketlerinden kiralananlar oto pazarında satılmakta. Bu otomobilleri alan kişiler ise mağdur durumda kalabiliyorlar. Bu nedenle otomobilin sicilini araştırmadan asla kaparo vermeyin.

ALMAYI DÜŞÜNDÜĞÜNÜZ OTOMOBİLE BAKMAYA GİTMEDEN ÖNCE

Eski elbiselerinizi giyin

  • Yeni elbiselerinizi kirletmekten çekindiğiniz için onlardan çok daha pahalıya mal olacak arızaları göremeyebilirsiniz. Yanınızda ellerinizi silecek bez ya da kağıt havlu alın

Diğer gerekli malzemeler

  • Cep feneri
  • Bulabilirseniz küçük bir mıknatıs
  • Küçük bir not defteri
  • Kalem Ekteki çeklist’in (kontrol listesi) fotokopileri
  • Bulabilirseniz bir “Buji Anahtarı”

PÜF NOKTALARI

  • Her zaman otomobile bakmaya gündüz gidin
  • Yağmursuz bir hava işinizi daha da kolaylaştıracaktır
  • Eğer mümkünse otomobilin geceyi geçirdiği yere gitmeyi tercih edin, bu size ilk çalışmadaki sorunları gösterecektir.
  • Satıcıya otomobil hakkında hiçbir şey sormaktan kaçınmayın.
  • Kontrol için yeterli zaman ayırın, aceleci davranmayın
  • Deneme sürüşünü mümkünse 20-50 kilometre hızla bir duvar boyunca yapın, Duvardan yankılanan ses alışılmamış gürültüleri duymanıza yardımcı olacaktır. Eğer bir aracınız varsa bu kontrolü daha önceden kendi arabanızla test edip kulağınızı eğitebilirsiniz.
  • Satıcıyla randevulaşmışsanız 15 dakika önce gidin, otomobil için yapılan hazırlığı görmüş olursunuz. Mümkünse size yardımcı olacak bir arkadaşınızı yanınıza alın

DIŞ GÖRÜNÜŞ

Kaporta

  • Otomobilin etrafında gezerek pas çürük ve boya hatalarını görmeye çalışın, ağır hasar görmüş bir arabayı dahi onarmak mümkündür. Ancak mükemmel onarım her zaman mümkün değildir.
  • Otomobile her iki tarafından boylu boyunca bakın otomobilin üstündeki yansımalar bozuk olmayan kesintisiz bir hat izlemelidir. Onarım görmemiş bir otomobil, çıtaları düz bir hat izliyor ve boya üzerindeki yansımalar düzgün değildir. Onarım görmüş bir otomobil; kaporta üzerindeki yansımalar düzgün değil.
  • Otomobilin kapı ile çamurluk aralarında üst ve alt aralıklarına dikkat edin üst ve alt aralıklar arasında fark olmamalıdır.
  • Cam kenarını ve kapı açma kollarını/kilitlerini gözden geçirin; buralardaki boya hatalarını ya da kauçuk/metal aksam üzerindeki boya kalıntılarını bulmaya çalışın, bu tür izler otomobilin tekrar boyandığını gösterir.Kapıları açıp kapı iç kenarlarında kilit aksamı, elektrik kablo tesisatı kapı fitili gibi yerlerde boya izleri arayın. Kaputu açıp kaput bağlantı menteşelerindeki cıvata kenarında boya sıyrılma veya yer değiştirme izlerine bakın. Çamurluk ağızlarına, marşpiyel altına paslar için bakın.
  • Mıknatısınızı otomobilin değişik yerlerine (özellikle köşelerine ve tavanına) yapıştırın; mıknatısın değişik çekim gücü gösteriyorsa, bu boyanın altında macun tabakası olduğunu ve aracın anarıma girdiğini gösterir.
  • Otomobilin dört köşesine gidip yukarıdan aşağıya sallamaya çalışın ve bırakın sağlıklı bir süspansiyon (amortisörler) 1-2 kez yukarı aşağıya hareket ettikten sonra duracaktır.
  • Aynı akstaki lastiklerin hepsi (ön arka çiftler) aynı marka ve model olmalıdır.
  • Otomobile dışarıdan bakın düz bir zeminde öne-arkaya veya sağa sola yatık duruyorsa yine süspansiyon sisteminde sorun vardır.

MOTOR (ÇALIŞMAZKEN)

  • Kaputu, motor çalıştırmadan açıp motora ve kablo demetlerine dikkatlice bakın yağ sızıntılarını ve sonradan bantlanmış kabloları tespit etmeye çalışın, sonradan bantlanmış kablolar gelişi güzel yapılmış onarımları işaret eder.
  • Yağ kapağını açın ve fenerinizle içeriyi görmeye çalışın içerideki parçalar yağlı fakat kurumsuz, temiz olmalıdır.
  • Yağ çubuğunu çekip ucundaki yağın rengini kontrol edin yağ eğer yeni ise koyu sarı olması çok önemli değildir. Çubuğun ucundaki yağı parmaklarınızın arasında ezip içinde çok küçük metal parçalar olup olmadığını hissetmeye çalışın; eğer metal parçalar hissederseniz motorun durumu sağlıklı değildir.
  • Motor kayışlarını ve su seviyesini kontrol edin. Bunu yapmak için radyatör kapağını açmanız gerekecektir. Bu koşullarda motorun soğuk olduğundan emin olun; sıcak su yanıklara yol açabilir.

MOTOR (ÇALIŞIRKEN)

  • Motoru çalıştırın; kolay çalışıp çalışmadığını kontrol edin, 3-5 dakika gaza basmadan çalıştırın bu sırada olağandışı sesleri dinleyin. Daha sonra bir dakika yarım gaz verip egzozdan çıkan gazın rengine bakın;
  • Mavi renkli gaz motorun yağ yaktığını ve onarıma girmesi gerektiğini gösterir (bu durum satıcı tarafından daha yoğun bir motor yağı 30 numara-konarak veya bir motor katkısı konarak berteraf edilebilir ancak bu durumda da buji kontrolü size gerçeği söyleyecektir.)
  • Siyah renkli duman motorun gereğinden fazla yakıt tükettiğini gösterir; motor ve yakıt sistemi bakımsızdır.
  • Yoğun beyaz duman silindirlere su karıştığını gösterir, motorun açılması gerekmektedir.
  • Motor eğer soğuksa az miktarda beyaz duman ve bir miktar su damlaması normaldir. Çünkü zaten benzinin yanmasıyla bir miktar su oluşur.
  • Motor ısındığında rolantide motorun normalin üstünde sarsılıp sarsılmadığını kontrol edin Eğer sarsılıyorsa düzensiz ateşleme veya yakıt kesintisi olmaktadır. Ateşleme sistemi veya yakıt sistemi bakımı gerektirir.
  • Motora gaz verdiğinizde egzozdan gelen sesi dinletin patlat susturucu veya egzoz sızıntılarını belirlemeye çalışın.

SÜRÜŞ TESTİ

  • Birinci vitesi takın ve el frenini bırakmadan otomobili yavaşça hareket ettirmeye çalışın otomobil hareket ederse el freni çalışmıyordur buna dikkat edin. Hareket etmezse el frenini indirip hareket edin. Olağan dışı bir sarsılma olursa debriyajınızda bir sorun var demektir.
  • Otomobili hareket ettirdikten sonra hızlanmadan önce henüz 1. vitesteyken yavaşça frene basıp frenlerin çalışıp çalışmadığına bakın. Çalışmıyorsa el freni ile durmaya çalışın.
  • Otomobili sürün ve sesini başta belirtildiği gibi dinlemeye çalışın, olağan dışı vuruntu, gıcırtı, tıkırtı gibi sesleri tespit etmeye çalışın.
  • Tek seferde 180 derecede dönüş yapabileceğiniz bir yer bulun ve dönerken akslardan gelen sesi dinleyin aks uçları aşınmışsa dönerken tıkırtılar gelecek, otomobil düzeldiğinde bu tıkırtılar kesilecektir.
  • Düz bir hatta giderken kontrollü bir şekilde direksiyonu bırakın otomobil sağa sola çekerse rot ayarında bir sorun vardır. Düz bir hatta seyrederken direksiyon düz değilse rot ayarı gerekmektedir. Düzgün bir yolda hızlandığınızda otomobil ve direksiyon titriyorsa lastiklerin balansı bozulmuştur, balans ayarı gerekmektedir. Aynı şekilde hızlandığınızda otomobil sağa sola sapıyor ve direksiyonu kontrol etmekte güçlük çekiyorsanız arka lastiklerden biri inik olabilir ya da ön takımda (rot ve rotiller, akslar, salıncak burçları) sorun vardır. Rot ve balans ayarları bozuk bir otomobili bu ayarları yaptırmadan almayın birçok durumda ayar bozukluklarına bozuk bir parça neden olmaktadır.